KÜÇÜK GEZGİN UNIVERSAL STUDYOLARINDA

Los Angeles’a gitmişiz, Küçük Gezgin ile Universal stüdyolarına gitmeden olur mu dedik, bir günümüzü buraya ayırdık. Küçük Gezgin bahane, Universal Stüdyoları şahane:) Çocuk olmasaydı da gider, tadını deliler gibi çıkarırdık. Seneler önce çocuk düşüncesi bize yıldızlardan bile uzak iken Disneyland’a gitmiş, avuç içi kadar bebelerle parkın tadını çıkarmışız. Universal Stüdyolarına mı gitmeyecektik:)

Universal Stüdyoları insanın Los Angeles’ta ki bir gününü alıyor. “Değer mi bir günü heba etmeye” diye düşünüyorsanız, hiç düşünmeyin. Çünkü bir şehri şehir yapan, yaşayanları, sokakları, kültürü… Oraya ait olanlar! Universal Stüdyoları da bu şehrin en önemli parçası. Los Angeles’ı Los Angeles yapan, Hollywood’u dünyaya açan en önemli unsurlardan biri. O yüzden mutlaka ama mutlaka buraya gitmelisiniz.
Universal Stüdyolarını, diğer tema parklardan ayıran en önemli fark, Hollywood filmleri ve dizilerinin pek çoğunun çekildiği stüdyoları görme şansınız. Yani öyle sadece çocukların çığlık çığlığa eğlendiği bir park değil burası. Onlar çizgi film karakterleriyle fotoğraf çekilirken, siz de güzelliğinin karşısında sevgilimin ağzını uzun süre kapatamadığı Marilyn Monroe ile fotoğraf çektirebilirsiniz.

1915 yılında Hollywood film stüdyosu olarak açılıp; 1964 yılından beri de tema parkı olarak hizmet veren Universal Stüdyoları, geçen yıllar içinde 9 kez çıkan yangınlardan zarar görmüş. Ama onarılamayan tek şey filmlerin orijinallerinin yanması olmuş. Her seferinde küllerinden yeniden doğmuş, yeni bir bölüm eklemişler ve tekrar parkı düzenlemişler. Şu anda Harry Potter yapım aşamasında. 2016’dan itibaren gidenler, bizim gördüklerimizin yanında Harry Potter eğlencesini de yaşayabilecekler.
Universal Stüdyoları, diğer her tema park gibi her mevsim, her hava koşulunda hiç fark etmez, tıklım tıklım insan dolu. O yüzden çok fazla sırada vakit harcamamak için hafta içi gitmeyi tercih edin. Biz, biletimizi internetten alıyoruz. Böylece, içeri girmek için çıldırmaya hazır bir çocukla gişe sırasında beklemek zorunda kalmıyoruz. internet adresine girdiğiniz zaman, hem parka ait detaylar bulabilir hem de biletinizi alabilirsiniz. Yetişkin 95, 9 yaşa kadar çocuk 87dolar. “Offf, amma da pahalıymış” diyorsanız, doların tavan yaptığı bu dönemde, “haklısınız” derim. Ne diyebilirim ki. Türk Lirasına çevirdiğin zaman, kişi başı oldukça yüksek bir meblağ çıkıyor. Ama, “bir daha yolum düşer mi acaba” dediğiniz her yerde, üçe beşe bakmayacak, mutlaka gidilmesi gereken yerlere gideceksiniz:) Gezgin olmanın kuralı “hayatınızın başka yerlerinden kısıp, gittiğin yeri layığıyla gezmektir!”
Universal Stüdyolarında çok çeşitli restoran bulmak mümkün. Ama yanınıza meyve, sandviç gibi atıştırmalık almayı da unutmayın. Böylece, sadece öğle yemeği vaktinde parkta geçireceğiniz zamandan çalmış olursunuz. Sırada beklerken verin eline bir elma, hem sıkılmamış da olur. Siz de acıktıysanız, eşlik etmiş olursunuz. Universal Stüdyolarının hemen dışındaki City Walk’da ise akşam yemeği yiyip, otelinize yorgun ayaklarınız ve dinlenmiş midenizle dönersiniz:)
Ben böyle yerlere gittiğimde ilk 10 dakikamı etrafa aval aval bakınarak geçiriyorum. Heyecanla 10 dakika içinde 1000 fotoğraf çekip, sonra 5 dakika bir banka oturuyorum. Sevgilim bu arada sevinçten ortalıklarda deli danalar gibi koşan Küçük Gezgin ile ilgileniyor. Ben de oturduğum süre boyunca elimde parkın haritası ve şovların zaman çizelgesi, rota çizerek en etkili bir şekilde parkı nasıl gezebileceğimizi planlıyorum. Universal Stüdyolarında hemen hemen her şovun bir saati var. Yani parkı gezmek için şovları saatlerine göre bir sıraya koymanız gerekiyor ki; hiçbir şovu kaçırmadan tüm parkı hakkıyla gezebilesiniz. Bu planlamayı yapmak için işletme mezunu olmanız gerekmiyor inanın. Bir kalem yeter.) Universal stüdyoları iki katlı. Öyle iki kat derken iki katın arasında neredeyse 5 katlı bir apartman mesafesi olduğunu söyleyim:) Yürüyen merdivenlerle inilip çıkılıyor. Eğlence parkurları, gösteriler, şovlar bu iki katta sergileniyor. mesafeyi düşünerek zamanlama ayarı yapmak gerekebiliyor. “Amaaan amma da abarttın” diyorsunuz belki de. ama şöyle düşünün. Water World gösterisi en son 4’te bitiyorsa ve siz o saatteki şova gitmeyi planlıyorsanız; en az 20 dakika önceden sıraya girmeniz gerekiyor. Bu arada alt kattaki Jurrasic Park’da iseniz ve bir şekilde yukarıdaki gösteriye geç kaldıysanız; geçmiş olsun. Artık Los Angeles’a bir daha yolunuz düştüğünde gitmiş olursunuz:) Benden söylemesi:)

Üst kattaki ve alt kattaki tüm gösteriler, roller coasterlar, hepsi insanın beklediğine değiyor. Ama hiç kaçırılmaması gereken şovlar var. Birincisi Hollywood stüdyolarında yapılan tur. Bu turda, televizyonlarda izlediğimiz pek çok filmin stüdyosunu gördük. Jaws, desperate housewives (umutsuz ev kadınları)… Filmlerde gördüğümüz pek çok binanın aslında sadece ön yüzeyinin bina şeklinde olup arkasının bomboş olduğunu da burada öğrenmiş olduk. Tamam filmlerin pek çoğu hayal ürünü de filmde gördüklerimiz de mi yalan??? Oyy… Oyy… Çok ağır geldi bu gerçekle yüzleşmek:) Bu turda tabii sadece Hollywood filmlerinin arka planını görmüyorsun. Aynı zamanda 3D simülasyon şovlarının içinde de birden bire kendini bulabiliyorsun. King Kong otobüsün üstünde tepiniyor, dinazorların burnundan suratına sular fışkırıyor… Bir tarafta virane bir köyde yapay bir selin 5 saniye içinde nasıl oluşturulduğuna tanık oluyorsun. Bu harika gezi, parkta asla kaçırılmaması gerekenlerin ilki.

Mutlaka gitmeniz gereken diğer bir şov ise, Waterworld (su dünyası). Baya bir filmin içindeymişcesine; Kevin Costner’la aynı sahneyi paylaşıyormuşçasına bir his veriyor insana. Bizim Küçük Gezgin 5,5 yaşında bir minnak olarak, hayatında savaş sahneleriyle de ilk kez bu gösteride yüzleşmiş oldu. Çizgi film dışında hiçbir şey izlememiş olan garibim hoop gerçek görünen yalan dünyanın içinde buldu kendini. Şaşkın ördek yavrusu gibi ağzını aça aça izledi ama gösteri o kadar güzeldi ki; oldukça keyif aldı. Bu gösteride oturma yerlerinin ilk 5-6 basamağında oturuyorsanız, donunuza kadar ıslanmayı göze almışsınız demektir. Aktörler, ellerinde hortumlarla, kovalarla, üstünüze su atıyor. O da yetmedi jetskiler şov yaparak ıslatıyor. Öyle ya da böyle ıslanıyorsun. Yani oraya oturduysan sudan çıkmış balığa döneceksin, kaçarı yok diyor amcamlar.

Roller Coaster’ların (o binip de boğazımıza sinek kaçarcasına bağırdığımız hızlı trenler) hepsi birbirinden başarılı. Jurassic Park trenine bindiğinizde eğer kenarlara oturuyorsanız, indiğinizde baya tişörtünüzü çıkarıp suyunu çıkarmak durumunda kalabilirsiniz. Bilmeyenleri tuvaletlerdeki el kurutma makinalarında tşörtlerini kurularken görüyorsun. Kendinden öncekileri görenler naylon yağmurluk alıyor, önceden bilen de yanında yedek kıyafetle geliyor. Biz yedek kıyafetle gidenlerdendik. Sevgilim kurtardı da, Küçük Gezgin ve ben sırılsıklam olduk:) Zaten suyu çok severiz, hiç takmadık kafamıza; bir taraftan sular yüzümüze çarparken bir taraftan çığlık ata ata keyfimize baktık:) İyi ki de yedek kıyafet götürmüşüz. Hava o kadar soğuk ve rüzgarlıydı ki, baya ertesi gün zatüreye merhaba diyebilirdik. Bilenler bilir, Kaliforniya’nın baharı dengesizdir. Nisan ayında Sabah 12, öğlen 20, akşam 10 dereceyi görmüşlüğümüz vardır. Öğle saatlerinde 1 saat güneş yüzünü gösterdiğinde sırtın yanarken, 1 saat sonra çenelerin soğuktan titreyebilir. Hazırlıklı olun yani.
Mummy (Mumya) Roller Coester’ının küçük çocuklar için hiç uygun olmadığını söylemeliyim. Biz sürüş sırasında Çakıl’ın gözlerini baya baya kapatmak zorunda kaldık. Hele o bacaklarımıza değen örümcek sürüsü onun bacaklarına da değseydi; artık tüm tatil kabuslarla uğraşırdık herhalde. Allahtan boyu kısa da kurtulduk kabuslardan:) Çocuklar roller coesterlardan hoşlanır mı hoşlanmaz mı, alışveriş merkezlerindeki 7D sinemalar ve simülasyonlarda bir deneyin bakalım. Çünkü korkup keyif alamıyorlarsa, baya sıkıntı yaşayabilirsiniz.Gerçi yeni nesil biraz yırtıcı yetişiyor; “Bu tarz benim” gibi programları izleyen çocuk Mumya’dan korkmaz 🙂 Ama, benim gibi televizyon dünyasından çocuğunu uzak tutanlar için, ben yine de uyarayım dedim.
Daha bir sürü bir sürü gösteri ve roller coaster var. Şrek, Minyonlar, transformers, aktör hayvanlar…. biz hepsine teker teker gttik ve hepsinden büyük keyif aldık. Tabii Universal Stüdyoları sadece bunlardan ibaret değil. Kafanı çeviriyorsun Bettle Juice, öbür tarafta Dora, bir dönmüşsün Şrek, diğer tarafta transformers robotlar, mumyalar, Marilyn Monroe… Her yerde hem çocukların hem de sizlerin fotoğraf çekilmek için bayıla bayıla sıra beklediğiniz karakterler. Bu fotoğraflardan en özeli Marilyn Monroe oldu bizim için. Ne harika bir kadın, ne güzel bir benzerlik! Kadın hakikaten su gibi bir kadındı. Küçük Gezgin, fotoğraf çekilirken baya baya sohbet ettiler. Onun saçlarına, kürklü hırkasına, her şeyine bayıldı. Onlar kikir kikir sohbet ettikten sonra sevgilimin ısrarıyla ben de fotoğraf çektirdim. Bana “kızınız gördüğüm en tatlı çocuklardan biri” deyince ayyyy ben bir havalan:) bir havalar:) Kadının güzelliği karşısındaki ezikliğim hemen gidiverdi:)

Stüdyodaki ara caddeler, Mouline Rouge, Fransız caddesi, İngiliz caddesi; her biri birbirinden hoş Kafelerle dolu. Park, çok geç saatlere kadar açık değil. Genelde 10:00-17:00 arası açık olan parkta işiniz bitince şehre inmenize hiç gerek yok.

Çünkü en az stüdyolar kadar zevk alacağınız Universal CityWalk ‘da akşam yemeğinizi yiyip, eğlence merkezlerinde eğlenebilirsiniz. Hava kararınca, led ışıklarla inanılmaz bir görüntüye kavuşan City Walk, Universal Stüdyolarından direkt geçiş yapabileceğiniz bir eğlence merkezi. Çeşit çeşit restoran, bar ve alışveriş merkezi var. Hard Rock Cafe’si oldukça büyük ve gösterişli. Dedim ya sabah kahvaltısını yapıp kapıya dayanın ve uyumak için odanıza dönün diye:) İşte CityWalk ‘un keyfini çıkarmadan dönmeyin diye dedim. Burası da ayrı bir dünya. Akşamları Los Angeles merkezden insanlar eğlenmek için buraya geliyor. Siz kapısına kadar gitmişsiniz, burayı mı es geçeceksiniz:)

Biz Küçük Gezgin ile Universal Stüdyolarından müthiş bir keyif aldık. Sevgilimin hayalini gerçekleştirmiş, Kızımız için de yeni anılar biriktirmiş olduk.
Los Angeles’a giderseniz Universal Stüdyoları mutlaka görülmesi gerekenler listenizin en başında olsun!