KÜÇÜK GEZGİN SANTA MONICA’DA
Santa Monica, Los Angeles Sahil şeridinin en güzel şehirlerinden. Hem Venice Beach’e, hem Hollywood’a, hem de Los Angeles merkeze oldukça yakın. Ancak Santa Monica’yı “gidip şöyle bir sahilini göreyim yeter” diye düşüncelerinize hapsetmeyin. Buraya gündüzlü geceli bir gününüzü ayırın derim.
Santa Monica, plajıyla Los Angeles’a yakın diğer sahil şeritlerinden çok farklı değil. Hepsinin plajı geniş ve tertemiz sonuçta. Dalgaların arasında sörf tahtalarında durmaya çalışanlar kadar deniz aslanları ve su samurları görmek de çok doğal. Eeee, Santa Monica’ya gelene kadar pek çok sahil kentinde bunlara gözümüz alıştığı için; çok bir özel gelmedi bunlar bize. Ne de olsa ilk deniz aslanı burnumuzun dibinde yüzdüğünde çığlığımızı atmış; saatlerce sörf yapanları izlemiş; o mis gibi kumlarda yayıla yayıla yatmıştık. O harika camekanlı okyanus evlerine de ağzımızı bir karış açıp bakmadan edememiştik hani:) Şaşıracağımız kadar şaşırmış, şimdi başka arayışlara geçmiştik. Şımarıklık böyle oluyor demek ki:) Ama Santa Monica’nın sahilinde bunların hepsinden farklı olan şey, iskelesi oldu. Santa Monica Pier, 1909 yılında, şehrin atık sularını okyanusa göndermek için tahta borulardan yapılmış. Yıllar içinde bir kaç kez elden geçse de, aynı yerde durmaya devam ediyor. Yani ahşap yolunda yürürken, tarihin üstünde yürüdüğünüzün farkında olarak yürüyün:) Çocukluğumuzun çizgi filmi “Temel Reis- Popeye” karakterinin Santa Monica rıhtımındaki yardımsever bir balıkçıdan esinlenerek oluşturulması, burayı daha da bir anlamlı kılıyor. Ne de olsa ince bacaklı her kız çocuğu “safinaz” olarak çağrıldı bu memlekette:)
Santa Monica Pier, daha önce gittiğimiz diğer iskelelere göre, çok daha büyük ve hareketli. İnsanlar, tüm gün burada vakit geçiriyor. Akşam üzeri insanlar akın akın buraya geliyor. Bu durumun 100 yılı aşkın zamandır bu şekilde devam ettiğini düşününce, iskelesi insana çok daha özel geliyor. Buranın en güzel yanlarından biri de, 1915 yılından beri bir lunaparkın (Pacific Park) İskelede yer alması. Koca roller coaster dan gelen çığlık sesleri insanı, otomatik olarak buraya çekiyor:) Sahili ve o güzelim manzarayı hesaba katınca; lunaparkın eğlencesini siz düşünün artık:)
Ben derim ki, sahile gidin, şöyle uzatın ayaklarınızı ve voleybol oynayanları izleyin sıcacık kumlarda. Sonra geçin iskeleye ve güzel bir geziden sonra lunaparkın kapılarına dayanın. Çıkınca da hemen yan kapısındaki Pier Burger‘de hamburger ya da Bubba Gump‘da deniz ürünlerini tıka basa yedikten sonra Santa Monica merkeze yürüyün. Ne de olsa 200o kaloriyi bir oturuşta mideye indirmiş olacaksınız, biraz yürüyüş iyi gelir:) Gidip göbeğinizi 3. caddede eritin:) Küçük Gezgin, Santa Monica’nın sahil şeridinden ve iskelesinden çok keyif aldı. Bir balerinin sanatsal fotoğraf çekimine denk geldik ki; kıyafetlerine ve kadının güzelliğine bizimki hayran oldu tabii. Her kız çocuğunun bir dönem balerin olmak hayali olduğu için; bizimki de garibim, kapıldı gitti bu hayale.
3rd Street Promenade (üçüncü cadde), Santa Monica’nın şehir merkezinin görülmezse olmazı. Cadde trafiğe kapalı. Ancak açsalar, baya üç şeritli yol olabilecek genişlikte neredeyse. Tabii ki sağlı sollu dükkanlarla çevrili. Ama biz şöyle kafamızı çevirip dükkanlara bakma gereği bile duymadık. Çünkü cadde bildiğiniz panayır yeri gibi. Her yerde bir sokak sanatçısı var. Öyle pek “amaan bu da ne?” dedirten türde gösterilere de denk gelmedik. Bir grup çalıyordu sokak ortasında; oturduk banka, neredeyse 1 saat performansını dinledik mesela, o kadar güzeldi. Saksafon çalanlar, bateriyle shov yapanlar, dans gösterileri… Sokağın geniş ve ferah yapısının yanında bir de çiçeklerle süslenmiş olması eklenince, insan saatlerce buradan ayrılmak istemiyor. Biz de aynen öyle yaptık. Küçük Gezgin ile sokağın ortasında deliler gibi dans ettik, banklara yayılıp canlı müziğin tadını çıkardık. Hem gündüz gezdik hem gece. Caddenin keyfini doyasıya çıkardık.
Santa Monica, Los Angeles’a yarım saat uzaklıkta bulunan harika bir sahil şehri. Hem plajı, hem rıhtımı, hem de şehir merkeziyle görülmeye değer bir yer. Los Angeles’a kadar gitmişken bu şehre uğramazsanız çok yazık olur. Bizim Küçük Gezgin ile “iyi ki gitmişiz” dediğimiz şehirlerden biridir Santa Monica… Bizden söylemesi!!!
