VİENTO ALAÇATI
Alaçatı, benim sakin zamanlarını daha çok sevdiğim bir yer. Ama o cıvıl cıvıl sokaklarında yazın bir tur atmazsam Ağustosun boynu bükük kalır sanki…
Alaçatı’nın en sevdiğim tarafı içinde kaybolduğum beş yıldızlı oteller ile değil, şık butik oteller ile hizmet sunması. Her köşe başında, her sokak arasında penceresinden çiçekler sarkan bir butik otel bulmak mümkün. Viento Otel de bunlardan biri.
Viento Otel, 150 yıl boyunca Alaçatı’nın çetin rüzgarında ayakta kalmış bir taş evde huzuru sunuyor. Restore edilmiş taş evin yemyeşil bahçesindeki havuzda Arnavut kaldırımlarını ateşe çeviren yaz sıcağında serinlemek mümkün.
Otel, 12 yaş altındaki çocuklar için hizmet vermiyor. Bence çok da doğru bir yaklaşım olmuş. Odaların havuza ve bahçeye bakması, bahçesinin çocuklar için yeterli olmamasını göz önünde bulundurduğumda hem aileler hem de diğer konaklayanlar için küçük çocukların kabul edilmemesini oldukça mantıklı buldum. Büyük otellerin pek çoğu, ortamı müsait olan butik otellerin de bazıları çocuklara her türlü hizmeti sunarken, Viento gibi bazı butik oteller de “çocuğunuzu bırakın, biz de size romantik bir tatil sunalım” diyorlar:) Bundan iyisi Şam’da kayısı:) Bence bu da harika bir seçenek! “Ayyy çocuk kabul etmiyorlar mı” diye eleştirenlere iki çift lafım olacak. “kabul etmek zorundalar mı?” Ben, her yere çocuğumla giden, gitmekten keyif alan bir anneyim ama Küçük Gezgin olmadan bir yere gittiğimde çocuksuz mekanları daha çok tercih ediyorum. Böyle mekanlar olmasa ne yapardık:)
Çocuğu ardında bıraktın, iki gün keyif çatacaksın, hoooop ağlayan bir çocuk sesi… Hiç gerek yok almayayım:) Küçük Gezgini arkamda bırakıp gelmişim, bir çocuğun kahkahasından dolayı duyacağım vicdan azabıyla ise hiiiiç baş edemem. Kırk yılda bir çocuğu bırakabilmişim, bu eziyeti niye çekeyim? Kırk yılda dediğim doğrudur, bir kere bir sevgililer gününde topu topu bir geceliğine kçabildik Çeşme’de bir beş yıldızlı otelde. Havuz kenarında iki sevgili sohbet edemedik. onlarca çocuk kakara kikiri eğleniyorlar havuzda tabii… Bizde bir vicdan azabı, bir hasret. Ne anladım şimdi ben bu kaçamaktan!!! Çocuk kabul eden yüzlerce otel var, önemli olan böyle sakin otelleri bulabilmek:)
Viento’nun otel olarak Alaçatı’nın en iyi butik otellerinden olduğunu pek çok kişiden duymuş, instagramda da pek çok fotoğrafını incelemiştim. Ama @ig_clubizmir ekibinden fotoğrafçı arkadaşlarımla Viento’ya kahvaltı için gittiğimde açıkçası restoran kısmının bu kadar başarılı olduğunu hiç tahmin etmemiştim. Viento, şık restoranıyla yaz kış geç saatlere kadar açık! Ayvalık ve Seferihisar’daki kendi zeytinliklerinden gelen sızma zeytinyağı ile tüm yemeklerinin yapıldığını öğrenince restoranın ününün nedenini anlamak zor olmadı. Doğal lezzet insanı çekiyor diyorum, işte o kadar!!! O zaman, mutlaka bir akşam sandaletlerimi giyiyor ve Arnavut kaldırımlarında yürümenin keyfini çıkara çıkara sevgilimin kollarında Viento yollarına düşüyorum!
Gelelim kahvaltıya. Hava güzel, güneş kışın soğuğunun üstüne çökmüşken bahçesinde kahvaltı yapma şansını yakaladım! Bir kere sofradaki her şey doğal. Soğuk sıkma zeytinyağı, ev yapımı reçeller, yerel üreticilerden alınan malzemeler, yörelerden getirilen peynirler, zeytinler… Pişi ise masadaki en önemli ayrıntılardan biri! Benim annemin kahvaltısının en önemli parçası pişidir. Her cumartesi bizim evi hamur kokusu kaplardı ben küçükken. Kokusunu buram buram duyduğumda o günler geldi aklıma. Bir mekanın kahvaltısında pişi varsa candır can!!!
İzmir’de hafta sonu temiz havada kahvaltı yapmak bir gelenek. Ben Eskişehir’den İzmir’e taşındığımda simit-gevrek savaşına, sokaklarda lokma dağıtılmasına bir de hafta sonu insanların çılgın gibi kahvaltı mekanlarına saldırmasına çok şaşırmıştım. Şimdi hala Ankara simitini hiçbir şeye değişmesem de, hafta sonu olunca farklı mekanlarda kahvaltı yapmak bizim ailemizde de bir gelenek oldu. Sevgilim ve Küçük Gezgin ile her cumartesi mutlaka kahvaltıya gidiyor, yağmur çamur demeden temiz havada kahvaltı yapıyoruz. Çoğu zaman Urla, Seferihisar ve Güzelbahçe yollarına düşüyoruz, kimi zaman Çiçekliköy. Ama Viento, Alaçatı’nın tam da göbeğinde olması açısından beni çok cezbetti. Kahvaltıdan sonra Alaçatı sokaklarında salına salına gezinmeye hayır demem doğrusu.
Kahvaltısını ve ortamını oldukça beğendiğim Viento Otel, kahvaltı için harika bir seçenek! Hafta sonu çocukları büyük anneye satıp başbaşa güzel bir kahvaltı yapıp, havuz başında dumanı üstünde bir Türk kahvesi içesiniz varsa, Viento’yu bir deneyin derim:)